5.SOHBET: FATİHA-İ ŞERİF

5.SOHBET: FATİHA-İ ŞERİF

Ve Aleyküm Selâm,  Esselâmü Aleyküm.

Şaban ayının yarısı oldu mu?...

Bu geceyi ibadetle ihya edin. O Regaip gecesi…

Şimdi okuduğu hangi geceydi? Allah’ının Resûlü secdeye kapanmıştı. Berat gecesi…

Allah’ın rahmeti üzerinize olsun.

 

Bir de Berat gecesini nasıl ihya ederiz diye bir şey var.

Bu mübarek gecede, Allah’ın Resûlü (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) mezarlığa gidiyor. Orada ehl-i imana dua ediyor. Biz ümmetinin bağışlanmasını Allah’tan diliyor. Ve kendisine, Şefaât etme hakkının tamamı bu gecede veriliyor. Âmin!

Ramazandan sonra en çok oruç, Şaban ayında tutulur. Allah cümlemizi Şefaatine, Cemâline müşerref kılsın. Âmin! Ümmet-i Muhammed’e, bütün insanlara.

 

Hacı Ahmet Kayhan Cami’nin Açılışı

Ama dur bakalım, bizim cami hakkında ifadeyi kim verecek, oranın ifadesini kim verecek?

Allah geniş yapsın yahu! Allah kalbimizi, görüşümüzü, hüsnüniyetimizi de böyle geniş yapsın. Âmin! 

Unkapı’da açık bir cami varmış. Salon kadar, öyle bir camiymiş. Geliyorlar, geliyorlar. Birbirinin üzerine oturuyorlar. İmam: “Allah’ının Resûlünü seven biraz sıkışsın.” dermiş. Hemen yarısı boş kalıyor. Topluyor, topluyor. Dışarıda gene cemaat kalıyor. “Allah’ın Resûlünü, Ehl-i Beyti, Muhammed Mustafa’yı sevenler, biraz daha sıkışın.” diye, küçücük bir cami, bin kişiyi alıyor.

Biz de öyle yapalım inşallah.

Hah, ifade! Sen verecektin. Ne yaptın, dün ne ettiniz? (Hacı Ahmet Kayhan Camisinin açılışı)

“Bütün köy, arkadaşlar, hepsi geldiler.”

Allah kabul etsin, bütün ümmet-i Muhammet’e!

“Çok kaynaştık hepimiz.”

Bütün kâinat camiyle dolsun. Camiyle, ümmet-i Muhammet’le dolsun. Bütün kâinat. Âmin!

“Böyle sıkıştık üst üste, hepimiz, aynı burası gibi inşallah.”

Bir zaman gelir, biraz daha geniş yaparlar orayı.

“Bugün almadı. Caminin açılışıyla ilgili çok güzel bir konuşma yapıldı. Güzelce duasını yaptık. Cumayı kıldık.”

Allah razı olsun. Allah kabul etsin. Habib-i Kibriya’nın eli yüzü hürmetine, Enbiyayı Mürselin yüzü hürmetine, Evliyayı Sadıkun yüzü hürmetine, mübarek günlerin yüzü hürmetine!

Ben ne diyorum biliyor musunuz?

Siz orayı, bazen sevindiriyorsunuz. Cami için geliyorlar, para topluyorlar. Ne yapıyorsun? İşte bilmem ne köyünde, işte Ankara’nın bilmem neresinde, işte elinizden geldiği kadar, yardım ediyoruz.

 

Mehdi Resûl

Diyorum ki bu camiler dolacak ha! Merak etmeyin. İnşallah!

Diyorum ki Mehdi Resûl’ün gelmesi yakındır. Mehdi Resûl’ün gelmesi yakındır. Çok cami yapılacak. Camilerin hepsi dolacak. Öyle de oluyor, yani öyle de oluyor. Çok camiler yapılıyor. Çok da güzel doluyor. İnşallah!

İsmini işittik Mehdi Resûl’ün. Ya kendini görürüz, ya öbür âlemde.

Son Mehdi’yi görmeyi nasip etsin! Âmin.

Allah Resûlü. Son Mehdi, son Kâmil Adam…

 “Birlik camisi oldu, yani köylüyle her şeyle kaynaştık himmetinizle.”

Allah kabul etsin. Habib-i Kibriya yüzü hürmetine ben de geleceğim. Benim hiç halim yok. Ölmüşüm, siz kusuruma bakmayın.

“Hepimizin gönlündeydiniz efendim.”

 

Ev Sahibi

O malumdur. İki gün evvel, ikindi namazı kıldım. Yorgunum, hastayım. Namazda bazı uyuyorum. Ama siz uyumayın, iyi mi? Sonra geldiler, dediler ki: “Yahu içerisi dolu, erkek kadın gelmişler. İşte kiminin derdi var, kimi ziyarete gelmiş.” İkindiyi bitirdim, geldim. Dedim ki: “Yahu beş dakika, on dakika, yarım saat beni beklediniz. Ama kusura bakmayın, benim mazuriyetim var. İkindi namazında, kusurlarımız için yalvardım.”

Yani dedim ki: “Şimdi ben bir saat, yarım saat gelmeseydim. İşiniz var, gücünüz var. Hiçbir şey yok canım, sıkılırdık. Hepinizin gözü kapıda. Kim? Ev sahibi gelecek. Ev sahibi. Şimdi, bu evin sahibi. Şimdi icap etti, şimdi geldim.” dedim. “Bak, birbirimize merhaba ettik. Birbirimizi gördük. Artık birbirimizin kusurlarını gidermesini Allah’tan dileyelim.” dedim.

Bir de camide olsun, dükkânda olsun, toplumda olsun. Nerede olursa olsun. Bunların hepsi, bu kâinatı Yaratan’ın arkasına düşmek, emirlerini yerine getirmektir. İnşallah ev sahibine yakın oluruz. Yani bu âlemde yakınlık peyda etmek, onun kokusunu almak.

Allah’ım! Allah’ım! O’nu! Olmazsa, hiç olmazsa Allah Resûlü’nün (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) kokusunu alın. Ya rüyada görmek, ya hayalde görmek. O’nun arkasında, sanki O’nun arkasında namaz kılıyor, sanki ayağının altını öpüyor gibi olmak.

Allah’ın Resûlü secdeye kapanmış, bizim için dua ediyor. Hz. Ayşe de O’nun arkasında secdeye kapanmış, O’nu dinliyor. Bize izah ediyor O’nun duasını. O’nun Şefaatine nail etsin! Âmin.

Bütün gelmiş geçmişi, Onu bilmeyene, onlara da nasip etsin! Âmin.

Biz O’nun rahmetiyle, O’nun rızasıyla, bin dört yüz küsur senedir, O’nun ümmetinde olmamızdan iftihar ediyoruz. O’na yalvarıyoruz. O’na sığınıyoruz. Bin dört yüz küsur senedir, aynı günde yapıyoruz. Biz bunu yaparsak, O’nun rahmeti, merhameti taşar bizim üzerimize, inşallah!

Merak etmeyin. Hepiniz! Yalnız Emr-i Muhammedî’den çıkmayalım! Sevelim. Onun yolundan devam edelim. Allah hepinizi kabul etsin, razı olsun.

Allah Ramazan-ı Şerif’i bütün ümmet-i Muhammed için hafifletsin, düşmanlarından muhafaza etsin. Düşmanlarından, nefsimizden korusun bizi. Bilmeyeni de dâhil etsin, o düşmanlarımıza merhamet versin, kıymasınlar bize. Kul hüve allahu ehad, Allahus samed. Hem evvel, hem ahir, hem zahir, hem batın. O herkesin gönlündedir.

Ahad, Ahad, Ahad.

Ahad nereden geliyor, biliyor musunuz? Biz sizi bir damla sudan halk ettik. Biz Hayy ismi ile size hayat verdik. Ahad için! Bunlara dikkat edin.

Yalnız kul huve Allah. Allah’ın Resûlü her âyete kıymet vermiş. Çok söyledik bunları. Kul huve Allahi, kıymet verdi.

 

Fatiha-i Şerif

Bir gün evvel dedik. Bir Cuma evveli, iki Cuma evveli. Mümkün mertebe, mümkün mertebe,  bir namaz, hangi vakit müsaitse. Gündüz mü müsait, yatsı namazından sonra mı müsait? Gençsiniz, dedim. Allah rızası için, ya sünnette, ya farzda, iki rekâtta. Ya son sünnette, ya ikisinde, ya farzında. Allahu ekber dediğiniz vakit; sünnette, farzda, hangisinde olursa. Euzubillahimineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahim. Fatiha-i Şerif gelir başta. Elhamdülillahi Rabbil Âlemin...   İyyake nabudu ve iyyake nestain. On ikiden vuralım inşallah. On ikiden vuralım bu kelimeleri.

Bir şey aklımıza getirmeden ve nasıl edelim de böyle bir delikten çıkalım, yani sıkıştıralım kendimizi. Âmin! Hedefe isabet edelim inşallah.

İyyake nabudu ve iyyake nestain. Ne diyor ki bu?

“Giren Evliyayı Kiram, buraya girdiği vakit.” diyor, “Bilin ki kemiklerinin çatırtısını işitirsin.” Evet, yazılı. İmam-ı Gazali’de yazılı. Ya, bilin! Kemiklerin çatırtısı. Çünkü o delikten çıkmak istiyor. Allah’ına vasıl olmak istiyor.

Oradan, “Ya Rabbim, Seninle ancak Sana sığınırım.” diyor. Türkçe; “Seninle, Seni görmek istiyorum.” Bu manaya geliyor.

İhdina! O halde diyor, daha yani rekâtta iken, biraz düzelin. Sanki yorulmuş, bir yokuştan çıkmış, ya bir cezaevinden çıkmış da, orada bir nefes alıyor.

İhdina sıratel müstakim! Malum üzere, bunu diyor.

O bir rekâtta, ya üç, ya beş, ya yedi; vakit varsa yedi defa okursan daha iyi. Fatiha-i Şerif’te, yani ayaktayken, İyyake nabudu ve İyyake nestain. Ama dediğim gibi, sanki karşısındasın. Ya yakalamak istiyor, ya kendini kaptırmak istiyor. Böyle inşallah.

 

Yüz İhlâs

Ondan sonra ihdina, devam edersin. Arka sıra Kul huve allahu... 

Eğer mümkünse, rahatsanız, vaziyetiniz yerindeyse.

Ravzayı Şerife gidiyoruz. İnşallah geceleri bundan sonra yapabilirsiniz. Bir rekâtta Fatiha-i Şerif’i böyle okuduktan sonra, arkasına Kul huve allahi’yi okuyalım. Elli defa, Kul huve allahi’yi okuyalım.

Ondan sonra rükû, secde yapalım. İkinci defa gene elli okuyalım. Oldu yüz. Farz olursa, iki rekâtı tamam. Sünnet olursa, iki rekât. Eğer kuvvetiniz varsa dört rekâtta yapın, yani dördünde yapın. Hiç olmazsa iki rekâtı. Elli, birinde; elli, birinde; yüz eder. Arkasına sünnet mi yapar, farz mı gelir. Nasıl isterseniz yapabilirsiniz. Dört rekâtta yapamazsan, iki rekât. Buna devam edelim.

Kul huve allahu ahad. Sonu Ahad. Allahus Samed. Oraya giriyor inşallah. Allah’ım! Seninle Sana sığınırım. Buna devam edelim, iyi mi? İnşallah.

Hepiniz Allah’ta, Allah’ın Resûlüne emanet olun.

Allah, O Kur’ân-ı Azimüşşan’ı raflarımızdan indirmesin, düşmanlarından korusun. Âmin!

Allah, maddi manevi, Habib-i Kibriya’nın hürmetine tekrarına erdirsin. Âmin! Ramazan-ı Şerif mübarek olsun. İki bayram geliyor. Kutlu olsun! Kadir gecesi geliyor. Kutlu olsun!

“Ya Allah! Ya Allah!” Çekin. Hadi bakalım. Allah hepinizden razı olsun.

Bu cemaat biraraya geldi. Onun için sıkıştık, ama aldı bizi, aldı. Gene aldı. Bu kadar daha gelse, gene alır, merak etmeyin. Devam. Ya Allah! Ya Allah! Ya Allah! Ya Allah!  Allah’a emanet olun.

Bugünler mübarek günler. Allah tekrarına bugünleri erdirsin. İlelebet devam etsin. Allah’a emanet olun.

Allah kimseyi, Allah kimseyi Allah’ın rızasından, Habib-i Kibriya’nın şefaatinden, rahmetinden, ilminden mahrum bırakmasın. Âmin!..

 

“Sen Ahmedi Mahmudi Muhammed’sin Efendim.”

Ezberinde var mı kimsenin? Ezberleyin diyorum. Ezberlemiyorsunuz.

Hadi Allah’a emanet olun. Tekrarına inşallah. Hepiniz şaduman (Sevinçli, neşeli, memnun) olun.

Aldığını dağıt, hadi güle güle. Aldığınızı verin!

Hüvel Evvel, Hüvel Ahir, Hüvel Zahir, Hüvel Batın, cümlesine selâm! Selâmı unutmayın.

Fatiha-i Şerif! O delikten çıkın inşallah!

İyyake nabudu ve iyyake nestain. On ikiden vuralım. Unutmayın!

Allah’a emanet olun. Allah tekrarına erdirsin.

 

19 Ocak 1996, Cuma